Channel Avatar

Suristan @UCIhN7OWaMV0FtIKigWvNgPQ@youtube.com

188K subscribers - no pronouns :c

Sur Külliyatı Resmi Youtube Hesabıdır📖 ☝️Nihayet onların ar


Welcoem to posts!!

in the future - u will be able to do some more stuff here,,,!! like pat catgirl- i mean um yeah... for now u can only see others's posts :c

Suristan
Posted 5 days ago

Zübeyde (Ümmü Aziz) (Rh.A.)
Ümmü Aziz'e Zübeyde lakabının takılması şu sebeptendir: Dedesi Ebu Cafer el-Mansur küçüklüğünde onunla oynar, eğlenir ve onu oynatırdı. Kendisine, bembeyaz bir tene sahib olduğundan ötürü, "Sen Zübeyde (köpük)sin." derdi. (Ibn Kesir, El Bidaye Ve 'n-Nihaye, Çağrı Yayınları 10. Cilt, 457. Sh.)

Hatib Bağdadi, Abdullah bin Mübarek'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Zübeyde'yi rüyada gördüm. Kendisine sordum:
-Allah sana nasıl muamele etti?
-Mekke yolunu yaptırmak için vurduğum ilk kazma sebebiyle Allah beni bağışladı.
-Ya bu rengindeki sarılık nedir?
-Aramıza, Bişr el-Merisi denen bir adam defnedildi. Cehennem ona öyle bir uğuldadı ki; o uğultudan ötürü vücudum tiril tiril titredi.
Vücudumdaki bu sarılık işte o uğultudan dolayı meydana geldi."

(İbn Kesir, El Bidaye Ve'n-Nihaye, Çağrı Yayınları 10. Cilt, 458. Sh.)
"Bir Şahıs Bir Olay" isimli kitaptan alınmıştır.

129 - 2

Suristan
Posted 1 week ago

Emr-i bil ma'ruf nehy-i anil münker:☝️
Ebu Zeyd Usame bin Zeyd bin Harise'den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehenneme atılır; bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner.

Cehennemdekiler onun yanına toplanırlar ve: "Ya filan, bu ne hal? Bize ma'rufu emir ve bizi münkerden nehyeden sen değilmi idin?"derler.

O da: "Evet, ma'rufu emrederdim; lakin onu yapmazdım. Münkerden nehyederdim de onu kendim yapardım." der." (Sahih-i Buhari- Bediü'l- Halk 479. Sh.) (Müslim) (Riyazü's-Salihin 1. Cilt, 240. Sh.)

*Kişinin yapmadığı şeyi başkalarına emretmesi ihlassızlıktır.

"Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap
sayılır." (Saff: 2.-3.) ayetindeki tehdide müstehak olur.

Emr-i bil ma'ruf nehy-i anil münker:
Allahu Teala (c.c.)
şöyle buyuruyor: "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk olsun; işte onlar kurtuluşa
erenlerdir." (Al-i İmran: 104.- 114.) (Hacc: 41.)

*Uçurumun kenarında yürüyen bir âmâyı gülerek seyreden adam nasıl iflah olmazsa, günahkar insanları sessizce seyredip cennet hayali kuranlarda asla iflah olmaz. Kendini kurtarmak için başkalarını da kurtarmak zorundasın.

Ancak iyiliği emredenler ve kötülükten men edenler kurtuluşa ererler.
"Hulasa"isimli kitaptan alınmıştır 📖☝🏿

146 - 8

Suristan
Posted 1 week ago

Şefaat ve Adalet
Şefaatin varlığı adaletin gereğidir. Hukuk sistemlerinde her zaman mazeretler ve hafifletici sebebler ceza miktarının tayininde etkili olur. Adam öldürene kısas tatbik edilir. Fakat bazen ölen en az öldüren kadar suçlu olur. O zaman af ve diyet ile adalet sağlanır. Nefsi müdafaa ve başka tahrik edici sebeblerde olduğu gibi.

*Şefaat, vacib olan bir şeyin yapılmamasını istemektir. Fetih. (İ. Abidin 8. Cilt, 162. Sh.)

***O gün amellerin tartılması haktır. Kimin tartıları (ameli) ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimin tartıları (ameli) hafif gelirse, işte onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır. (A’raf: 8.- 9.)

Sevabı günahından fazla olan kimse Allah’ın adaletinde iyilikleri fazla olduğu için cennetliktir. El hükmü lil ekser. Günahı sevabından fazla olan kimse günahındaki fazlalık kadar cezayı haketmiştir. Ancak burada, şefaat ile kulun kurtulma imkanı vardır. Kimi şefaat ile kurtulur, kimi mahrum kalır. Burada elbette Allah’ın adaletine muvafık ölçüler vardır.



Şefaat, Allah’ın izin vermesiyle ve izin verdiği kimseler aracılığı ile yapılır. Nebiler, veliler, alimler, şehidler, melekler şefaat eder.

Cenabı Hak, Kur’an’da şu iki zümreye şefaat edilmeyeceğini bildiriyor. Zalim ve Hain!

***Zalimlerin ne dostu, ne de sözü dinlenir şefaatçisi vardır. (Mü’min: 18.)

***Hainlerin savunucusu olma. (Nisa: 105.) (Nisa: 107.)

Bu ayetlerden sonra kimse zalim ve haine şefaat edemez.

Bu iki zümre dışında imanlı ölenler Allah’ın izniyle şefaate nail olabilirler.

Günahkar insan bir cihetten zulüm ve ihanet içindedir. Bu sebeble ona şefaat yoktur denmez. Çünkü rivayetler bunun aksini göstermektedir.

***Enes bin Malik’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şefaatim kıyamet gününde ümmetimin büyük günah işleyenleri için olacaktır.” (Tirmizi- Kıyamet 4. Cilt, 245. Sh.) (Ebu Davud- Sünnet, İbn-i Mace- Zühd) (Taberani- Mu’cemü’s- Sagir 1. Cilt, 416. Sh.)

*Ahirete adaletli ve vefalı git. Zulüm ve ihanetten uzak dur.

Sadık ol, hain olma. Adil ol, zalim olma.

Azab sana sağdan gelse sadık ve vefalı Ebu Bekir şefaat eder.

Azab sana soldan gelse adaletli Ömer şefaat eder.

Fasıklardan birine hidayetin gelmesi ve diğerinin mahrum kalması da aynı hakikatle izah edilir. Hidayete eren kimse, duruşu düzgün olan, karakteri sağlam olan veya makbul bir sıfatı olan kimsedir. Mahrum kalan kimsenin ise ya hainliği vardır ya zalimliği.

*Şefaat ve hidayetin sebebi olan şeyleri Allah açıklamadı ki insanın son ümidi de ümidsizliğe dönüşmesin. Herkeste bir umud ışığı her zaman var olsun.

*Şefaat asla torpil değildir. Adam kayırmak değildir. İyiliklerde payı olan, çorbada tuzu bulunan sofraya çağırılır. Yemekten, nimetten pay alır. Noksan da olsa, hatalı da olsa!

Taşın altına elini koyan, Müslümanın derdini dert edinen, onların haliyle hemhal olan kimseleri lakayd, liyakatsız, vurdumduymaz, bencil ve tembel adamlardan ayıran, tefrik eden hakikat şefaattir. Adaletin ve vefanın gereğidir.

*Hidayette adam kayırma olmadığı gibi şefaatte de adam kayırma yoktur.

Bir iyiliğinden veya bir güzel sıfatından dolayı Allah insana hidayet verir.

Bir iyiliğinden veya bir güzel sıfatından dolayı Allah insana şefaatçi birini gönderir.

Çorbada tuzu bulunana şefaat edilir.

Hidayete erenlerin çoğunlukla cömert olduğu tesbit edilmiş.

Şehidlik ve şefaatte de cömert olanlar daha şanslı olsa gerek.

(Cevher İnci Altın)

99 - 7

Suristan
Posted 2 weeks ago

Ukbe bin Ebi Muayt ☝️
Müşriklerin en azılilarındandı. Bir gün, Rasulullah (s.a.v.), Kabe' nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil'in de kışkırtmasıyla, müşriklerin en şerlisi Ukbe bin Ebi Muayt, bir devenin işkembesini Rasulullah (s.a.v.) secdede iken sırtına koydu.

Bunu haber alan Hz. Fatıma (r.a.), koşarak gelip bu pisliğí kaldırıp attı.

Peygamberimiz (s.a.v.), namaz bitince: “Allah'ım, Kureyș'i sana havale ediyorum." dedi ve bu sözü üç kez tekrarladı. Sonra da: "Allah'ım, Amr b. Hişam'ı (Ebu Cehil), Utbe b. Rabia'y1, Şeybe b. Rabia'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halefi, Ukbe b. Ebi Muayt'ı, Umare b. Velid'i sana havale ediyorum." buyurdular.

Bunların hepsi sonradan helak olup belalarını buldular. Rasulullah (s.a.v.), Kabe'de namaz kılarken, Ukbe bin Ebi Muayt gelip Peygamberimiz'in (s.a.v.) ridasını boynuna dolayarak boğazını sıkmaya başladı. Hz. Ebu Bekir yetişerek onu zor kurtardı ve:

“Siz bir adamı Rabbim Allah diyor diye öldürecekmisiniz?" ayetini okudu.

Hz. Osman'ın annesi ile evlendi. Velidin öz babası idi. Bedirde esir edildi. Rasulullah'ın emri ile Asım bin Sabit (ra.) tarafından öldürüldü.

Ukbe bin Ebi Muayt öldürülünce, Rasulullah (s.a.v) söyle buyurdu: Vallahi, Allah'ı, Rasulünü ve Kitabını inkar eden, Peygamberini işkenceden işkenceye uğratan, senin kadar kötü bir adam bilmiyorum! Allah'a hamd ederim ki; O seni öldürdü! Senin ölümünden dolayı gözümü aydın etti."

(Vakdi, Megazi, e t.8. l14, Beyhaki, Sünenü 'l-kübra,)
"Bir Şahıs Bir Olay" isimli kitaptan alınmıştır. 📖

157 - 1

Suristan
Posted 2 weeks ago

Hamele-i Arş 🌎☝️
Dünya sahnesi, imtihan perdesiyle açıldığında bütün gaybi nazarları kendine çevirdi. Bizim bu alemdeki imtihanımız, nurani ve semavi mahlukatın dikkatli nazarları altında devam ediyor. Bizler, dünya sinemasında oynayan filmin aktörleriyiz. Kimi iyi rolde, kimi kötü rolde oynuyor. Filmin acıklı sahnelerinde seyircilerimiz olan melaikenin ağladığını ve bizim için dua ettiklerini Kur'an'dan öğreniyoruz. Mutlu sonla biten sahneler onları da mesrur ediyor.

Dünya, güneşin yanında küçük bir nokta gibi kalıyor. Güneş büyük yıldızların yanında çok küçük görünüyor. İnsan ise nokta bile değil. Uzayda yüz milyar galaksi ve her galakside yüz milyar yıldız var. Uzayın dışında yedi kat gök var. Yedi kat göğün üstünde bütün ihtişamıyla ve genişliğiyle sekiz cennet var.

Cennetlerin damı ise Arşı Azam olarak bildiriliyor. Arşın yanında sekiz cennet, yedi gök, yer ve uzay hepsi çöle atılmış bir bilezik kadar. Bu muazzam arşı taşıyan sekiz melek var ki, bunlarda hamele-i arş olarak bilinen, devasa, nurani ve muti varliklardır.

Evet, bizim gibi hakir, küçük ve nokta kadar bile olmayan insanlara bu azametli arşı taşıyan melekler dua ediyorlar. Bizimle
alakalılar. Bizim için sevinip üzülüyorlar.

Kur'an'da onların Şöyle dua ettikleri bildiriliyor: "Ars'ı taşıyan ve onun çevresinde bulunan (melek) ler Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na inanırlar ve mü'minler için bağışlanma dilerler." (Mü'min: 7.)

Melekler diyorlar ki:
"Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna tabi olanları bağışla ve onları
cehennem azabından koru." (Mü'min: 7.)

"Rabbimiz! Onları ve babalarından, eşlerinden, züriyetlerinden salih olanları kendilerine vaadettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen Aziz'sin, Hakim'sin." (Mü'min: 8.)

"Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. işte bu büyük kurtuluştur."
(Mü'min: 9,)

Melekler onun (göğün) etrafindadır. O gün Rabbinin arşını, bunlarında üstünde sekiz (melek) yüklenir. (Hakka: 17)
"Yol" isimli kitaptan alınmıştır 📖☝🏿

66 - 5

Suristan
Posted 2 weeks ago

Meleklerin nev’leri- melek-ül mevt:
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken halleri nasıl olacak?” (Muhammed: 27.)

Meleklerin nev’leri- melek-ül mevt:
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Melekler, o kafirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve: “Tadın bakalım cehennem azabını!” diyerek canlarını alırken hallerini bir görsen” (Enfal: 50.) (En’am: 93.)

Meleklerin nev’leri- melek-ül mevt:
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını güzellikle alırken: “Selam size, yaptıklarınıza karşılık olarak girin cennete.” derler.” (Nahl: 32.)

Meleklerin nev’leri- melek-ül mevt:
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Andolsun (kafirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara ve (mü’minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara.” (Naziat: 1.- 2.)

*Kafirler ve münafıklar vefat edecekleri anda ölüm meleğini çok şiddetli bulurlar. Canları eziyetli ve ızdıraplı bir şekilde çıkarılır. Salih mü’minlerin ruhları kolaylıkla ve güzellikle alınır. Onlar dünyada ve ahirette üzülmezler ve mahzun olmazlar.
(Hulasa)

119 - 2

Suristan
Posted 3 months ago

Ölünce Allah'a Kavuşmak🪦☝️
Ölümle imtihan nihayet bulur. Film biter. Defter kapanır. Senaryo sonlanır. Artık gayb alemi insanın gözlerinin önüne serilir.
Her şey ona ayan olur. Pişmanlıkta bu zamandan sonra başlar.
Eyvahlar, eninler, ağlamalar, kaybetmişliğin hüznü yoğun bir şekilde bu zamanda hissedilir. Artık yapacak bir şey kalmamıştır.
Her şeyin bittiği andır bu. Ölenin arkasından bazıları şöyle der:

"Allah'a kavuştu." Halbuki ölümle başlayan bir süreç var. Cennete gitmeden, hesabı vermeden, sıratı geçmeden nasıl kavuşulur. Askere giden Genelkurmay başkanı ile görüşmüyor. Bir memlekete giden o yerin sultanı ile görüşmüyor.

Ölüp de kabre giren meleklerle karşılaşır. Berzah alemine girer. Kendisine gösterilen yere yerleşir veya yerleştirilir. Kıyametin kopmasını bekler. Kıyamet koptuktan sonra Cenab-ı Hak her insanı tek tek hesaba çeker. İnsanlar ayak parmaklarının ucunda beklerler. Hesabı görülene kadar bir yere kıpırdamaları mümkün olmaz.

Allah'a kavuşmak ise bütün bu badirelerden sonra güzelce hesap verenler için mümkün olur. Cennet saraylarından Rablerinin güzelliği seyredilir ve hoş sohbetinde huzura gark olunur. Önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediği ve hesabı nasıl vereceğimiz hadiste bildiriliyor:

*Ebu Berze El- Eslemi'den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir kula;

Ömrünü nerede tükettiği,
İlmini nerede kullandığı,
Malını nerede kazanıp nereye harcadığı ve Cismini nerede yıprattığı, sorulmadıkça onun ayakları ayrılamaz.
(Sünen-i Tirmizi- Kıyamet 4. Cilt, 228. Sh.)

*Ömrünü nerede harcadığı
Gençliğini nerede harcadığı
Malını nereden kazandığı
İlmi ile ne yaptığı Sorulmadıkça
kıyamet gününde ayakları kaymayacaktır.
(İ. Abidin 1. Cilt, 50. Sh.)
"Cevher İnci Altın" İsimli kitaptan alınmıştır.

371 - 34

Suristan
Posted 3 months ago

Geriye Doğru Kıvrılanlar
Kul olduğunu unutup kibirlenen adamın çenesi yukarı dogru ister istemez kalkar. Ayette buna şöyle işaret edilir:

"Şüphesiz biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır." (Yasin: 8.)

Bu kibirli adam yatacağı zaman etrafına şeytanlar toplanır. Ensesine öyle sıkı düğüm atarlar ki başı geriye doğru kıvrılır.
Hadiste bu durum şöyle anlatılır:

"Biriniz uyuduğu zaman şeytan, onun başının ense kısmına üç düğüm atar. Her düğüme de: "Geceler senin için uzundur (uyu!)" der.

Uyanıp da Allah'ın adını andığı zaman, düğümlerin biri çözülür, abdest aldığında
ikincisi çözülür, namaz kıldığında ise düğümlerin hepsi çözülür. Böylece sabahleyin dinç ve neşeli olarak kalkar. Aksi halde tembel ve uyuşuk bir halde kalkar."

(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace) (Cem'ul- Fevaid 1. Cilt, 331. Sh.)

Mahşerde insanlar secdeye çağırıldığı zaman kibirli münafık zanneder ki kendisi de herkes gibi secde edebilir. Halbuki ayet onların mahşerdeki durumunu şöyle anlatır: "Bacaktan açılacağı (işlerin güçleşeceği) ve secdeye davet edilecekleri gün (secde) edemezler." (Kalem: 42.)

Her secde etmeye kalkıştıklarında sırtlarında bir sertlik peyda olur. Ne kadar azmetseler de bir türlü secde edemezler. Köprü vaziyetinde secdenin tersi bir hale dönüşürler. Pislik böceği gibi sırt üstü kalırlar.
"Yol"isimli kitaptan alınmıştır. 📖☝️

516 - 5

Suristan
Posted 3 months ago

*Kafirun ve İhlas surelerini okumanın müstehab olduğu namazlar:

Tavaf namazı,
Tesbih namazı son iki rekat,
İstihare namazı,
Sabahın sünneti,
Akşamın sünneti,
Vitirin son iki rekatı.
Kur’an’ın dörtte birine denk sure Kafirun.
Kur’an’ın üçte birine denk sure İhlas.
Felak ve Nas sureleri birbirinden ayrılmadığı gibi bu iki sure de namazda birlikte okunur.

*İbn Abbas’dan (r.a.) rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İhlas suresi, Kur’an’ın üçte birine denktir. Kafirun suresi, Kur’an’ın dörtte birine denktir.”
(Tirmizi- Kur’an’ın Faziletleri 5. Cilt, 37. Sh.- Bab: 10. Hadis No: 3058.) (Taberani, Evsat, 3/33, No: 2056.)

*Hanefilere göre Vitir namazının ilk rekatında A’la, ikinci rekatında Kafirun, üçüncü rekatında İhlas suresini okumak menduptur. (Vehbe Zuhayli, İsl. Fık. Ans. II/135)

*Ömer bin Hattab’dan (r.a.) rivayetle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu dini Allah ancak namazla kabul eder. Namaz da ancak Kur’an’la kabul edilir.”

(Taberani- Sagir, Evsat) (Mecma’uz- Zevaid Heysemi- Peygamberlik Alametleri 14. Cilt, 266. Sh.- Hadis No: 14086.)

*O halde namazlarımızı Allah kelamı ile çeşitlendirelim, zenginleştirelim. Farklı sureler ile bereketlensin ve yücelsin. Sevapça hayırlı ve ümid edilen salih amellerden olsun. Bu din ancak namazla ve zekatla kaimdir. Namazdan ve zekattan mahrum kalan bir dinin, direkleri devrilmiş, köprüleri yıkılmıştır.
(Cevher İnci Altın) İsimli kitaptan alınmıştır 📖☝️

719 - 7

Suristan
Posted 3 months ago

Haram rızıklar:
Allah size leş, kan, domuz eti ve Allah'dan başkası adına kesileni haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, (başkasına) saldırmadan ve sınırı aşmadan (bunlardan) yemesinde bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, Gafur'dur, Rahim'dir.
(Bakara: 173.) (Nahl: 115.) (Maide: 3.) (En'am: 118.- 119.)

Haram rızıklar:
De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'dan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir. (En'am: 145.)

Haram rızıklar:
(Kesilirken) üzerine Allah'ın adı anılmayan
(hayvan)lardan yemeyiniz. Şüphesiz o(nu yemek), yoldan çıkmadır. (En'am: 121,-118.)

Haramda yardımlaşmayın :
İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'dan korkun. Şüphesiz Allah'ın azabı şediddir (şiddetlidir). (Maide: 2.)

***Vete'âvenû ala-lbirri ve-ttakvâ. Velâ te'âvenû alâ-l-ismi vel'udvân. Vettekullah. Innallâhe şedîdu-l'ikâb. (Maide:2.)

"Huccet" İsimli kitaptan alınmıştır 📖☝️

138 - 6