Welcoem to posts!!
in the future - u will be able to do some more stuff here,,,!! like pat catgirl- i mean um yeah... for now u can only see others's posts :c
Kelimelerin sonuna gelen sesli harfleri uzattığıma dair çok fazla internet zorbasından gurur kırıcı eleştiriler alıyorum :d
Bu olabilir, zaten fark ettiklerine göre demek ki onları rahatsız etme eşiğinin üstünde.
Bunun bir sebebi var :
Ben hızlı konuşan biriyim. Eskiden beridir söyleyecek bir şeyim olduğu zaman bu bir nevi heyecanlandırıyor beni. Youtube'da ise o hızın önüne ket vurmak için konuşmamı yavaşlatmak istiyorum.
Bunu yapmak sandığınızdan daha zor, ancak spamlemeyin :d Farkındayım, düzeltmeyi deniyorum.
304 - 99
Her yer araba, sigara dumanı ve izmariti.
O kadar çok sigara dumanı soluyorum ki vücudum oksijene hasret kaldı. Günün birinde oksijen solumak nasip olursa vücudumun garipsemesinden korkuyorum. Üniversite yurtlarında kaldığım zamanlarda tüm oda arkadaşlarım keş gibi sigara içiyordu. Kıyafetlerim, saçım, eşyalarım full sigara kokuyordu. Temiz hava almak için ormanda yürüyüşe çıkıyordum sürekli. Şimdi artık yurtta kalmıyorum ama yolda rahat bile yürüyemiyorum. Herkes yolda yürürken, kafede otururken, durakta beklerken, okul avlularında o kadar sigara içiyor ki...
Ve son derece utanmaz şekilde içtikleri sigarayı yere atıyorlar. Sokaklar sizin babanızın malı mı? Artık yere sigarayı yere atmak o kadar normal bir şey olmuş ki garipseyen kimseyi göremiyorum. Bu işin raconu bu olmuş. Sigarayı keş gibi, suratını çirkin bir forma sokarak içersin. Sonra da utanmadan yere fırlatırsın. Söyleyeceklerim daha var ama kendimi durduruyorum.
Bir diğer husus beni bilgisayar simülasyonunda yaşadığımıza ikna etmek üzere. Arabalardan yürüyemiyorum, yolda karşıya geçemiyorum, video çekerken bile arabaların geçmediği bir aralık bulamadığım için geceyi bekliyorum.
Yaşadığım şehirdeki insan sayısını düşündüğümde bu kadar çok araba gerçekçi gelmiyor. Tüm caddeler yollar arabalardan taşıyor artık. İklim değişimi gibi ciddi bir problem varken bile kimsenin umrunda değil. Yeter ki kendileri rahat etsinler. Şehrin tüm kılcallarında araba var, arkama bakmadan ve hızımı ayarlamadan stressiz bir yürüyüş yapmak mümkün değil. Çünkü Icardi fanı olan sigortacı Mehmet evine yetişmek için gaza basıyor. Kızlara hava atmak isteyen 82 IQ'lu Salih Ankara havası eşliğinde arabasından terör saçıyor.
Şikayet bu kadardı. Umarım hiçbiriniz sigara içmiyorsunuzdur ve içseniz bile bunu mümkün olduğunca kimseye zarar vermeden ve utanarak yapıyorsunuzdur.
564 - 63
Yok moruk, biz zevkine matematik çözcez. Bulmaca çözmeyi seviyoruz.
İnsanlar gerçekten konuşmayı çok seviyor. Mantıklı falan olmasına gerek yok, mantıklı tınısın yeter. Kendilerini çok akıllı da sanıyorlar :d
Sanıyor ki “aya üs kuracak” ülkelerin en başarılı öğrencileri zorlu matematik soruları çözmüyor. Şu çözdüğümüz soru tiplerini herkesin aştığını, çoktan çözebildiğini düşünüyor. Bu tipte soruların matematikte muhakeme yeteneğini geliştirdiğini hiç düşünmüyor. Öğrencilerin temel cebir öğrenmeden “limit” öğrenmesini istiyor. (Herhalde?)
Ayrıca matematiği illa bir şeyde işe yarasın, bir şeyi modellerken kullanalım diye yapmak zorunda mıyız? Matematik soruları (bulmaca) çözmeyi sevdiğimiz için, başka hiçbir işe yaramasını beklemeden çözemez miyiz?
G.H. Hardy “Bir Matematikçinin Savunması” isimli kısa ama çok güzel kitabında bunu savunuyor. İstisnasız herkesin okumasını öneriyorum. Bugün bile PDF olarak falan okuyabilirsiniz.
Ayrıca sorayım : yapay zeka neden benden daha iyi olsun? Bunun için bir tane geçerli sebep sayabilecek misin?
187 - 57
Yapmak zorundaymışsınız. Kardeşin tavsiyelerine kulak açın, YKS 155.si olmuş sonuçta, kesin önemli şeyler biliyordur.
48 - 42
YKS gibi dandik bir sınav için hangi kaynaklardan çalışılır, bilmemkaç binden kaç bine çekilmiş, en iyi kanallar neler gibi konulara çok vakit ayırmamanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca sırf YKS'de geçen sene 256. olduğu için ve biraz halk dilini iyi becerdiği için YKS uzmanı kesilen 2006'lı arkadaşların 250 bin izlenen videolarıyla da çok vakit harcamamanızı tavsiye ediyorum. (Burada biraz kıskançlık sezebilirsiniz :d )
Çözülecek kitaplar belli. Seviyenize bağlı olarak önce Sonuç Miray gibi kaynakları çözüp, sonra 3-4-5, 3D, Orijinal gibi birkaç tane kitabı çözseniz yeterli olur. Çözemediğiniz soruların video çözümlerine bakarsınız zaten.
Sınavı gözünüzde küçümseyin, ancak bu teknik olarak bir yarış olduğu için en ufak şeyi bile öğrenmeniz gerektiğinin farkındasınızdır.
Matematik söz konusu olduğu zaman her şeyi anlamak önemlidir ama bazen anlamakla çok vakit kaybettiğinizde ilerleyemezsiniz. Bazı şeyleri askıya alıp, sadece nasıl kullanıldıklarını öğrenip bir sonraki adıma geçebilirsiniz.
635 - 111
ÖZEL DERS DUYURUSU :
Beni tanımayanlar için ismim Hüseyin Can. 27 yaşındayım ve 2021 yılında Odtü Matematik bölümünden mezun oldum. Şu an matematik yüksek lisansı yaparken bir yandan da ders veriyorum.
Bugünden itibaren ZOOM üzerinden Matematik Özel Dersi vermeye başlıyorum.
Ders yapacağımız kişilerle YKS müfredatının tüm veya sizin durumunuza göre bazı konularını baştan sona işleyip soru çözümü yapacağız. Kendim soru çözerkenki püf noktalarımı, her konunun mantıksal olarak iyi derecede analizini ve hızlı çözüm taktiklerimi paylaşacağım.
Dersleri tercihen haftada 2 saat olacak şekilde yapmayı düşünüyorum. Durumunuza göre arttırılabilir ve çalışmamız hızlandırılabilir.
İlgileniyorsanız bu cep telefonu numarasına öncelikle whatsapp'tan mesaj atarsanız en kısa sürede sizi arayacağım : 0 541 362 61 70
84 - 18
Merak edenler için sınav sonucumu bırakayım.
Sınav esnasında fene baktım, 40 soruda 10-15 civarı yapabileceğimi düşündüm. Sayısal sıralaması olarak çok iyi bir sıralama gelmeyeceği kesin olduğu için direkt 0 net bırakmanın daha şık olacağını düşündüm.
Ancak EA kısmında işler farklı, orda 10-15 tane de çözseniz sıralamanızı aşırı etkileyebiliyor. O sebeple sadece anlama dayalı soruları işaretledim. Sonuç bu :
(Fenden 10-15 tane yapmış olsam da sıralamamı bayağı etkilermiş.) Sıralamalarınıza dair yaptığım tahminlerin tutup tutmadığını merak ediyorum. İsterseniz yorumlarda belirtin.
75 - 142
Dertleşme Paylaşımı
Lise zamanlarımdan beri ya felsefe ya da matematik alanında bir şeyler öğrenip bunu başkalarına anlatarak hayatını idame ettirmeyi düşünen biriyim. Zaman zaman acaba başka işler mi yapsam diye düşünsem de nihayetinde hiçbir şeyde tatmin olamayacağımı fark ederek yine bu işle ilgili bir şeyler yaparken buluyorum kendimi.
Bunun belki ilk sebebi düşünmekten zevk almam olabilir. Ancak ikinci sebebi de kompleks düşünceleri sade ve etkili bir dil içinde sunmanın bana estetik gelmesi ve bu yolla başkalarını da etkilemek istemem.
O sebeple mezun olduktan sonra acaba front end'ci mi olsam, bankalara falan mı girsem, birinin borsa şirketinde iş analisti mi olsam diye ciddi şekilde hiç düşünmedim. Bana bu işlerin isimleri bile sıkıcı geliyor. Yaptığım şey güzel değilse içsel bir tatmin duymam mümkün değil.
Elbette herkes gibi paraya ihtiyacım var ve düzgün para kazanmamanın büyük olumsuz etkilerini de deneyimledim. Üstelik bu düzgün olmayan paraları kazanmak için aşırı iş yükünün altında eziliyordum.
Mezun olduktan sonra ilk sene çalıştığım yerde haftada 72 ders (yazıyla yetmiş iki) saati iş yerinde bulunmam gerekiyordu ve bunun %80'inde derslere giriyordum. Üstelik ne tür insanlarla konuşmak zorunda olduğumu anlatmaya başlasam muhtemelen beni kendini beğenmişlikle suçlardınız.
Özel eğitim sektöründeki, anlatsam sizi inandıramayacağım, abarttığımı düşüneceğiniz zorluklarla mücadelem burda bitmedi. Herkes üzerime üzerime geliyor diyen Süleyman Çakır gibi bir noktaya kitlenerek hayali sigara içiyordum. Parayla damızlık olarak satıldığı yerde ejderha yumurtalarına bakarak hayal kuran Daenerys Targaryen gibi hayal kuruyordum.
Kendimi bildim bileli zor problem çözmeye yönelik benimle benzer tutkuya ve hıza sahip, normie dünya zevklerini ikinci planda tutan bir arkadaşın özlemini çekmişimdir. Öyle biri olsaydı onunla birbirimize destek çıkarak belki dünyanın bu türlü zorluklarını aşacak şekilde bir eğitim projesi (proje kelimesini sevmiyorum, linkedin'de takım elbiseli profilleri olan insanların cümleleri gibi tınıyor) kurabilirdik.
Onun yerine Youtube'a kendi çabamla içerik üretmek ve bu sayede içeriklerle ilgilenen insan sayısı çoğaldıkça artan imkanlarla birlikte daha büyük şeyler yapmaya girişmek istedim.
Çok şükür fena gitmedi son 1 yıl 3 ay içinde. Perverdigar Hazretleri izin verirse daha aydınlatıcı, açık ve öğretici dersler yapmaya devam edeceğim.
163 - 21
ALLAH VAR MI? (Diamond Tema Tartışmaları)
Bundan 2 yıl önce, daha önce hristiyanlığı hiç araştırmadığımı fark edip İncil okumaya başladım. Gece gündüz sürekli İncil okuyup ilahi dinleyerek dini tecrübe yaşamaya çalışıyordum. Hristiyanlığın temel iddiaları eskiden küçümsenmesi gerekecek kadar komik gelmesine rağmen artık öyle gelmiyordu. Dindeki sevgi temasından çok etkilenmiştim. Ara sıra Agnus Dei, miserere mei, A Bethlehem Jesus est ne gibi ilahileri dinleyerek ağladığım da oluyordu. Sonsuz anlayışlı, sonsuz güçlü ve beni seven bir yaratıcıyla sohbet eder gibi dua etmekten daha güven verici ve teselli edici ne olabilirdi ki? Ayrıca eskiden beridir merak ettiğim temel felsefi sorulara da Kitab-ı Mukaddes içinde cevap bulabileceğime dair ümitliydim.
Ancak bunlar olurken hem psikolojik olarak şüpheyi hem de deyim yerindeyse aklımın bana emrettiği metodolojik şüpheyi elden bırakmıyordum. Dinin doğru olduğuna ikna olabilecek kadar zihnimi esnek tutarken (en azından tutmaya çalışırken) bir yandan da kendi kendimi manipüle etme durumuna karşılık hassastım.
Yani dua ederken sanki Tanrı varmış gibi konuşuyordum ve bu sıklıkla rahat da hissettiriyordu ancak kendi kendime konuşmadığıma emin miydim?
Değildim.
Bunu hristiyanlık özelinde düşünmeyin. Aynı dini tecrübeleri İslam’da da yaşamayı denediğimde, sık sık Allah’la konuşmanın rahatlığı geliyordu. Bunu düzenli olarak ve psikolojik olarak çok daha az şüpheciyken (şüpheci değilken) pratik ettiğimde iç huzurum daha da dengeleniyordu. Zaman zaman hiç beklemediğim iyi şeylerin olması da dualarımın kabul gördüğü ve Allah’ın beni koruduğuna dair güvende hissetmeme sebep oluyordu.
Ancak nihayetinde fark ediyordum ki, aslında Allah’la sohbet ettiğimi düşündüğüm çoğu zaman samimi bir şekilde hislerimi dile getiriyordum. Bu dile getirme bir psikologla sohbet ederken hissedebileceğiniz türden fakat aynı zamanda dualarınızın kabul edilme ihtimalinin varlığıyla da yüklerinizi azaltabilecek türden bir terapi gibiydi. Ee? Ben Allah’ın var olduğuna güçlü ihtimaller vererek güvendiğimde rahat hissediyorsam bu Allah’ın var olduğunu mu gösteriyordu? Gerçekte huzurlu hissettiren şey, dertleşiyormuş gibi hissetmek ve ihtiyaç duyduğum şeylerin gerçekleşeceğine dair olan umut değil miydi?
Böyle bir şey karşısında, bilim felsefesindeki bir problem olan “underdetermination” (karar verme eşiğinin altında olmak) durumunu görüyorsunuz. Hissettiğim rahatlık hissinin gerçekten Allah tarafından temin edildiğine dair tutarlı bir anlatı sunabilirsiniz. Bu hissin psikolojik manipülasyondan kaynaklandığına dair de tutarlı bir anlatı sunabilirsiniz. Rasyonel (mantıklı olan şeyleri kabul eden ve mantıksızlıkları kabul etmeyen) bir insan böyle bir durumda ne yapacağını şaşırabilir.
İkna olmak çoğu durumda psikolojik olduğundan ve psikolojimiz çok fazla şeyden etkilendiğinden, bu teorilerden bazılarına daha sıcak baksa da nihayetinde emin olmakta zorlanır.
Böyle bir durumda farklı göstergelere bakmak isteyebilir. Din felsefesi gibi alanlara baktığında, orada Tanrı’nın varlığına dair birçok “kanıt” görür. Bu kanıtlar da çoğu durumda tutarlı anlatılar sunarlar. Ancak bir sistemin mantıksal olarak tutarlı olması doğruluğunu göstermez. Ayrıca doğru olmak ne demektir? Bir önermenin doğru olması için “gerçek dünyada” örneklenmese bile mantıksal olarak mümkün olması yeterli midir?
Mantıksal olarak mümkünlük ve zorunluluk gibi kiplerin bulunduğu Kipsel Mantık gerçekliği ne ölçüde kapsar?
Din felsefesinde araştırmacı olan biri en başta şunu görür : hakim görüş diye bir şey yok. Bazıları mantıksal kanıtlarla Tanrı’nın var olduğunu gösterdiğini iddia ederken, başkaları bu kanıtların problemlerini gösterir.
Ancak en azından mantığın ve felsefenin içinde, “underdetermination” problemine takılmadan da Allah’ın varlığı hakkında konuşabileceğini hisseder. Bu durumda eğer pek duygusal biri değilse ve kendi psikolojik manipülasyonlarına nispeten dirençli biriyse, Allah’ın varlığı problemi onun için felsefi bir bulmacaya dönüşür.
Bende de durum aşağı yukarı böyle oldu. Allah’ın varlığı veya dinin doğruluğu konuları benim için eğlenceli bulmacalardan ibaret. Bu anlamda konunun ciddiye alınmasını doğal karşılıyorum.
Diamond’ın başına gelenler ise ciddi talihsizlik. İnsanlar maalesef rol yapmayı çok seviyor. İnsanların ağzından “bizim mahalle, sizin mahalle” , “bizim cenah, sizin cenah” gibi lafları duymaktan ciddi manada yoruldum. Yemin ederim rol yapıyorlar. Çok okudukları ve düşündükleri için değil, kendilerini bir yere ait hissetmek gibi birçok psikolojik sebepten dolayı böyle davranıyorlar.
Buraya kadar okuyan herkesten ve bilhassa öğrencilerden ricam (ayrıca tavsiyem) mantığa ve akla tutunmanız olacaktır. Atatürk, din, milliyetçilik gibi konularda taraf tutmak, iddialı olmak zevkli olabiliyor biliyorum. Ancak hiçbir şey mantıklı olmaktan daha zevkli değil.
Isaac Newton’ın sözüyle bitireyim : Platon benim arkadaşım, Aristoteles de benim arkadaşım. Fakat en iyi arkadaşım doğruluk.
161 - 133
Bundan böyle kapak fotoğraflarının renkleri bilinçli şekilde olacak. (Son video dahil olmak üzere)
Kırmızı kapak : sayılar kuramı
Mor kapak : kombinatorik (sayma) ve oyun stratejileri
Yeşil kapak : analiz/cebir
Beyaz kapak : geometri
Turuncu kapak : bunların herhangi birine çok uymadığını düşündüğüm konular
98 - 14
Ben Hüseyin Can. 27 yaşındayım ve Odtü Matematik Bölümü mezunuyum.
Bu kanalda matematikle ilgili her konuyu anlayarak öğrenebilirsin.