High Definition Standard Definition Theater
Video id : z2VNkTZji0Y
ImmersiveAmbientModecolor: #c9681a (color 2)
Video Format : (720p) openh264 ( https://github.com/cisco/openh264) mp4a.40.2 | 44100Hz
Audio Format: 140 ( High )
PokeEncryptID: 8819776c7351f8e99b9aa57031f730913c2ad94e23be3af49142f594fa6e4f5cad46d91f864284b53707faa9fc6410c6
Proxy : eu-proxy.poketube.fun - refresh the page to change the proxy location
Date : 1738965367672 - unknown on Apple WebKit
Mystery text : ejJWTmtUWmppMFkgaSAgbG92ICB1IGV1LXByb3h5LnBva2V0dWJlLmZ1bg==
143 : true
#shorts Cehennem Kuyuları (10. Bölüm) Filmin tamamını kanalımızdan izleyin!
 60 FPS video
309 Views • Apr 7, 2023 • Click to toggle off description
Metadata And Engagement

Views : 309
Genre: People & Blogs
License: Standard YouTube License
Uploaded At Apr 7, 2023 ^^


warning: returnyoutubedislikes may not be accurate, this is just an estiment ehe :3
Rating : 5 (0/28 LTDR)

100.00% of the users lieked the video!!
0.00% of the users dislieked the video!!
User score: 100.00- Masterpiece Video

RYD date created : 2023-04-08T13:07:45.511962Z
See in json
Connections
Nyo connections found on the description ;_; report an issue lol

12 Comments

Top Comments of this video!! :3

@seyhmusartuc7762

1 year ago

-- Onların ateşin karşısında durdurulup da " Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak " dediklerini bir görsen !

( EN'ÂM SÛRESİ : 27 )

5 |

@seyhmusartuc7762

1 year ago

5. ) Bölüm :

DELİLLERİYLE KURÂN VE İSLÂM :

RABBİMİZ, bu inkarcı, câhil, sapan ve saptıran nasipsizlerin kıyâmet gününe kadar böylesinin geleceğini nasıl da biliyor ve haber veriyor açık açık, görün ve ibret alın ...!

Rahman ve Rahîm olan ALLÂH'ın adıyla :

Onlara, " Rabbiniz ne indirdi ? " diye sorulduğunda,
" Eskilerin masallarını ! ( Kurân sadece eskilerin miteolojisi ve uydurma bir kitaptır, hepsi bu ! ) diye cevap verirler. "

" Sonuç olarak, kıyâmet gününde kendi günahlarını eksiksiz yüklenecekleri gibi, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarından da yüklenmiş oldular.
İşte görün, yüklendikleri şey ( câhilce iftira ve saptırdıkları sorumluluk ) ne kadar kötü ! "

( KURÂN'I MUBÎN ( apaçık mûcize kitap )
Nahl Sûresi : 24 - 25 )

" O, düşündü taşındı,
Kahrolası şu kişi olan nankör insan ! ne biçim düşündü taşındı !
Sonra yine kahrolası bu insan, nasıl da yanlış düşündü taşındı !
Sonra yüzünü ekşitti ve kararını verdi.
Bu geçmişten bu yana süren büyü ve insan sözü' dür! dedi.
Yakında onu sakar'a atacağız.
Biliyor musun sakar'ın ne oldugunu ?
( O bir ateştir ! ) ondan hiç bir şey bırakmaz ( et, sinir yakar bitirir, hiç bir şey bırakmaz! )
Ve onu rahat bile bırakmaz ( orda ölüm yok ki ölüp kurtulsun! ) "

(KURÂN'I KERÎM/Müddessir Sûresi : 16, 17, 18)

3 |

@seyhmusartuc7762

1 year ago

4. ) Bölüm :

DELİLLERİYLE KURÂN VE İSLÂM :

" Gördün mü, bir kulu namaz kılarken engelleyen o adamı ? "

" Peki, düşündün mü ( ey inkarcı ! ), ya o kul doğru yolda ise ? "

" Yâhut ( seni )günahtan sakınmaya çağırıyorsa ! "

" Düşündün mü ( ey Resûlüm ),
Ya o adam hakkı inkâr ediyor, sırt çeviriyorsa ! "

" Allâh'ın her şeyi gördüğünü bilmiyor mu o ? "

" Bu tutumunu düzeltmezse, onu anlını yakalarız.
Yalancı, yanılan, günaha sevk eden alnından ( frontal korteks ve eylemleri başlatan beyindeki ön loblar ) kontrolünü alırız."

( KURÂN'I MUBÎN/ Alak Sûresi : 9.....17 )

Kendini kendine yeterli gördüğü için azgınlık eden ve Allâh'ın kullarının dini emirlerini yerine getirmede engelleyen ve mâni olan kişinin, bir süre imtihan gereği serbest bırakılsa da, fakat dünya ve âhiret belâlarını kendine çekip, sonunda yakalanacağı haberini verir, kontrolü elinden alınarak.

Henüz son 50 yıldır bilinen ve fizyonomi dalında, canlılardaki anlının arka alanında bulunan ve eylemleri başlatan beynindeki ön loblar, yani frontal korteks dediğimiz bölge, Tanrının elinde olduğunu bize açıklıyor.
Böylece alnın, insan davranışını yönlendirmede ve kontrolde büyük bir rol oynadığını ortaya koyuyor.
Yukarıdaki bu hadis ve âyetlerde, beynin ön lobu ile insanların ahlâki davranışları arasındaki ilişkiyi tanımladı.
Hadiste, insan davranışının kontrolünde ve yönlendirmesinde "Alnın Rolü" olarak bahsedilmiştir açıkça.
Ayrıca âyetteki " Ona ( sana engel olmaya kalkan şu kâfire ) itaat etme!
Sen Rabbine yaklaşarak secde et ! " diyerek, secde etmek, Allah'a mutlak teslimiyet göstermek için, irâdemizin ve karar alma süreçlerimizin merkezini yere koymamız anlamına gelir.

(Müsbet ilim Kurân âyetlerini doğruluyor.
1988 Suudi Arabistan konferans konuşması . Kanada'lı Embriyolog Keith L. Moore )

" Onun, alnından yakalayıp - denetlemediği ( frontal ön loblarından ) hiç bir canlı yoktur."

( KURÂN'I MECÎD/ Hûd Sûresi : 56 )

" Bir kula herhangi bir musîbet ve ya tasa isâbet eder de, " Allâh'ım ! ben senin kulunum.
Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum.
ALNIM SENİN ELİNDEDİR.
Benim hakkımda senin hükmün geçerlidir. desin. "

( Ahmed ibni Hanbel, Müsned, 1, 391 )

2 |

@seyhmusartuc7762

1 year ago

3.) Bölüm :

DELİLLERİYLE KURÂN VE İSLÂM :

AND OLSUN, KURÂN'IN YÜZLERCE MÛCİZELERİNDEN HABERSİZ VE O'NA ÇAĞ DIŞI DİYENLERİN HÂLİNE OTURUP AĞLAMAK GEREK !

Rahmân ve Rahîm olan ALLÂH'ın adıyla

" O, sizi bir tek nefisten yarattı, ondan da eşini var etti.
Sizin faydalanmanız için büyük baş hayvanlardan sekiz çift indirdi.
O, SİZİ ANNELERİNİZİN KARINLARINDA ÜÇ KARANLIK İÇİNDE, bir yaratıştan diğerine geçirerek yaratıyor.
Rabbiniz olan Allâh işte budur.
Bütün kâinâtın mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti O'na âittir.
O'ndan başka ilâh yoktur.
Böyle iken, nasıl oluyor da O'na kulluktan yüz çeviriyor, yanlış yollara sürükleneniyorsunuz ? "

( KURÂN'I MUBÎN/ Zumer Sûresi : 6 )

İnsanın başlangıçta bir tek nefisten yaratılması, sonra eşinin var edilmesi, daha sonra bunların neslinden ana - baba berâberliğiyle insan neslinin devam edip gitmesi ne müthiş bir kudret akışı ve azâmet tecellisidir.
İnsanların istifadesine sunulan ; etlerinden, sütlerinden ve tüylerinden yararlanılan hayvanlarda Allâh'ın varlık delildir.
Bunlar erkeği ve dişisiyle birlikte deve, sığır, koyun ve keçidir. ( Bknz : En'âm Sûresi: 143, 144 )

Görüldüğü gibi bugün modern biyoloji ve embriyoloji, bebeğin embriyolojik gelişiminin yukarıdaki âyette bildirildiği şekilde üç farklı karanlık bölgede gerçekleştiğini ortaya koymuştur.
Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır.
Mikroskobun bulunuşu 17.yüzyıl olup, eloktronik mikroskobik geliştirme süreci 1950'ler, dolayısıyla 20.yüzyıldır henüz.

Anne rahmindeki gelişim ile ilgili bu bilgiler, ancak modern teknolojik âletlerle yapılan gözlemler sâyesinde elde edilebilmiştir.
Görüldüğü gibi bu bilgilere de, Kurân âyetlerindeki diğer pek çok ilmi gerçek gibi,
hayran bırakan ve mûcizeviliğini bu âyetle de tekrar göstermiştir kendinden emin bir şekilde.

İnsanlığın tıbbi konuda hiç bir detaylı bilgiye sâhip olmadığı bir dönemde, Kurân da bu derece ayrıntılı ve doğru bilgilerin verilmiş olması, elbette KURÂN'ın Allâh'ın sözü olduğunun açık bir delilidir.

Bunları vahiy yoluyla haber veren Rabbimiz olduğu gibi, bundan daha mühimi bunları yaratan ve anbean yaratmakta olan Rabbimizdir.
İşte KURÂN, insanlığı, tek ilâh olan O Rabbe kulluğa dâvet etmekte, nasıl olupta O'na kulluktan döndürülebildiğimizi sormaktadır.
Burada " Nasıl dönüyorsunuz? değil de, " Nasıl döndürülüyorsunuz ? diye sorulması dikkat çekicidir.
Bununla bâtıla çağıranlara değil, onların çağrısına uyanlara hitap edilmektedir.
Çünkü bâtıla çağıranlar kesin tercihlerini yapmış, çıkarları ile sapıklıkları birleşmiştir.
Gerçeği görseler bile sırf çıkarları yüzünden sapıklığı bırakamazlar.
Fakat onların peşine takılanların, bu menfaat şebekelerinin elinden kurtulmaları mümkündür.
Çünkü onlar kandırılmıştır ve inkâr ve şirkten bir menfaatleri yoktur.
Başkalarının güdümünde olan bu insanlar biraz düşünecek olsalar, kendilerini inkâr ve şirke teşfîk edenlerin, bu davranışlarıyla nasıl bir çıkar ilişkisi içinde olduklarını fark edecekler ve bu yanlış yoldan dönebileceklerdir...

Görüldüğü gibi bugün modern biyoloji, bebeğin embriyolojik gelişiminin, Rabbimizin yukarıdaki âyette bildirdiği şekilde üç farklı karanlık bölgede gerçekleştiğini ortaya koymuştur.
Ayrıca embriyoloji alanındaki gelişmeler, bu bölgelerin de üçer katmandan oluştuğunu gösteriyor.

Karın duvarı üç tabakadan oluşur :

* Dış kas plakaları
* İç kas plakaları
* Çapraz kaslar

Rahim duvarı da üç katmandan oluşur :

* Epimetrium
* Milyometrium
* ve Endometrium

Aynı şekilde embriyoyu saran kese de üç katmandan oluşur :

* Amniyon : rahimde fetusu saran en iç zar - Amniyon
* Koryon : Orta amniyon zarı - chorion
* Desidüa : Dış amniyon zarı

" Âyetteki çeşitli safhalardan maksat ise, çocuğun ana rahmine düşmesinden doğumuna kadar geçirdiği nufte ( sperma ) alaka ( rahîm duvarına asılan ve ordan beslenen ) mudga ( diş izleri bulunan bir ısırımlık et ) kemik, kemiklere et giydirilmesi ve en son ruh üflenmesi olan dönemlerdir.
( Bknz : Hac Sûresi : 5
Mûminun Sûresi : 14 )

3 |

@seyhmusartuc7762

1 year ago

NİÇİN VARIM ..?

Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını,
Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez.

Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir.
Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur.
Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir.

Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır.
Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır
Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur.
Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır.

Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir.
İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez.
İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak.
Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir.
Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır.

Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir.
Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık.
Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var.
Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz.
Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..!
Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ;

" ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur.

Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız.
Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ...

Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi .
Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz.
Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz.
Yapayanlız ve tek başımıza ...

En'am Súresi 94. Âyette ;

" And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz.
Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur.

Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var.
Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor.
Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok .
Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın.
Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın.
Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var.
Ölümden sonrası koskoca bir karanlık.
Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi.
Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana
Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil.
Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak .
Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu.
Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ;

" Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. "

Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ;

" Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ;
-- Selâm size !
Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler.

Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz.
Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız.
Bir fırsatımız daha yok ..!
Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz.
Oysa hayât çok hızlı tükeniyor.
Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ...
İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım.
Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek.
Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...

4 |

Go To Top