High Definition Standard Definition Theater
Video id : wGEc3Ge8W4o
ImmersiveAmbientModecolor: #baae98 (color 2)
Video Format : (720p) openh264 ( https://github.com/cisco/openh264) mp4a.40.2 | 44100Hz
Audio Format: 140 ( High )
PokeEncryptID: 053d426fb02eda6f67a300498b601e331771fbfee8f124f4860688185cbc02949c283062616c7a3f9d9507e51dab7b54
Proxy : eu-proxy.poketube.fun - refresh the page to change the proxy location
Date : 1732932857027 - unknown on Apple WebKit
Mystery text : d0dFYzNHZThXNG8gaSAgbG92ICB1IGV1LXByb3h5LnBva2V0dWJlLmZ1bg==
143 : true
2,254 Views • Apr 15, 2024 • Click to toggle off description
Metadata And Engagement

Views : 2,254
Genre: Entertainment
License: Standard YouTube License
Uploaded At Apr 15, 2024 ^^


warning: returnyoutubedislikes may not be accurate, this is just an estiment ehe :3
Rating : 4.904 (7/285 LTDR)

97.60% of the users lieked the video!!
2.40% of the users dislieked the video!!
User score: 96.40- Overwhelmingly Positive

RYD date created : 2024-06-19T11:20:39.772838Z
See in json
Connections
Nyo connections found on the description ;_; report an issue lol

4 Comments

Top Comments of this video!! :3

@kadirmisirogluccc

7 months ago

KOMPLE OKUYUN
08.10.2016 tarihinde Midilli Adası'nın bir sokağında sirtaki oynarken görüntülenen ve 23.07.2017 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında "kahve sohbetleri" ifâdesiyle göndermede bulunan İlber Ortaylı için merhûm Kadir Mısıroğlu şunu demişti: Hiç ayık gezmeyen bir profesör var ya. "İlber Ortaylı!" (Seyirciler) İki (2) tane makale yazdı aleyhime. Çay, kahve içerken tarih yazılmazmış?! Kendisi herhalde tarih yazarken içki içiyor ki kitabında yirmi (20) tane yanlış buldular. "Bunları benim konuşmamdan yapıyorlar da nâşirlerin (editör) hatâsı!" diyor. Çünkü kahve öyle yanlış yaptırmaz, onu içki yaptırır! (Kadir Mısıroğlu, Cumartesi Sohbetleri, 12.05.2018)

Merhûm Kadir Mısıroğlu'nun 1966 yılında yayınladığı TÜRK'ÜN SİYAH KİTABI - YUNAN MEZÂLİMİ isimli kitabında Yunan ordusunun Anadolu'da ve Kıbrıs'ta yaptığı zulmü kaleme alıyor. Hâl böyle iken sakin bir kafayla düşünemeyen kemalistler merhûmun 28.02.2016 tarihli cumartesi sohbetindeki şu kısma sarıyorlar: "Beni tefe koyarlar (benimle alay ederler); ama keşke Yunan galip gelseydi, ne hilâfet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı, ne medrese lağvedilirdi, ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı!" Eh, peki bunları yapan kim?! İSLAM âleminin merkezi olan HİLÂFET makâmını kaldırıp onca müslüman mazlûmun âhını alan kim? Şeriatı, yani (KUR'AN hukûkunu) kaldırıp Fransız gavurunun laikliğini dayatan kim?! KUR'AN harflerini kaldırıp latin alfabesini zorunlu kılan kim?! Medreseleri kapattıran, hocaları astıran kim?! Beyniniz antrenman yapsın efendiler. Sosyal medya, televizyon, gazete gibi telkin müesseselerine kurban gitmeyin. Vesselâm

Şeriatı, yani KUR'AN hukûkunu kaldırıp, Fransız gavurunun laikliğini dayatan Mustafa Kemal'in tescilli bir kâfir olduğunu bizzat yüce ALLAH buyuruyor: "Kim ALLAH'ın indirdiği (KUR'AN) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir!" (Mâide Sûresi, 44. Âyet)

"İnsanlar, sürfeler (kurtçuklar) gibi sulardan çıktılar en önce. İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, PRİMAT zümresinden geldiler. Biz MAYMUNLARIZ; düşüncelerimiz insandır!" (Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, Hâtıralar, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1954, Sayfa 53)

"İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zekâ, kavrayış ve kudreti milyonlarca kuşaktan geçerek hazırlandı." (Prof. Dr. Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Yayınları, 1984, Sayfa 277-278)

"Ahlaksız bir Arap'ın dînî görüşlerinden oluşan İSLAM artık ölmüştür." (Harold Courtenay Armstrong, İngiliz yüzbaşı ve yazar, Grey Wolf, 1934, Sayfa 241, Mustafa Kemal'in sağlığında yayımlanan biyografisi, Türkçe baskısı "Bozkurt" sansürlenmiştir) Ayrıca Mustafa Kemal, H.C.Armstrong'un yazdığı Grey Wolf isimli kitap hakkında şunu diyor: "Bu kitabın yurda sokulmasını yasaklamakla hükûmet hatâya düşmüştür. Bu zât bizim yaşadığımız safahâtı eksik bile yazmış. Bu eksikliği ben tamamlayayım da kitaba eklensin, memleket de kitabı okusun." (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, 1973, Sayfa 67)

"İKRA BİSMİ RABBİ (Alak Sûresi, 1. Âyet) SAFSATASINI esas tutmuş olan Araplar, uygar dünyada bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye (KUR'AN'a) dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır!" (Atilla Oral, Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu, 16-17 Ağustos 1931 tarihli Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek Başkanlığı'na yazdığı mektup, Demkar Yayınevi, İstanbul, 2011, Sayfa 75)

"Evet Karabekir, Arap oğlu'nun (Hz.Muhammed'in) yâvelerini (uydurmalarını) Türk oğullarına öğretmek için KUR'AN'ı türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip aldanmakta devam etmesinler." (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, 1991, Sayfa 159)

Gâzi, KUR'AN-ı Kerim'i bazı İSLAMLIK aleyhdârı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da KUR'AN'ın arapça okunmasını namazda bile yasaklayarak bu tercümeyi okutacak. Ve o züppelerle işi alaya boğarak güyâ KUR'AN'ı da İSLAMLIĞI da kaldıracaktır! (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, 1991, Sayfa 158)

"Dîni ve nâmûsu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce dîn ve nâmûs anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi (CHP'yi), bunu kabûl edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz!" (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, Emre Yayınları, 1991, Sayfa 143)

Atatürk'ü Koruma Kanunu nasıl işliyor?
Adliye evvelâ kendi pisliğini temizlesin! Hâkim veya savcı oldun diye lâyüs'el (sorumsuz) değilsin! Ben yaşadıklarımdan biliyorum bunların ne kadar ideolojik hareket ettiklerini. Mustafa Kemal hakkındaki kanun (5816 sayılı) hakâreti suç sayar, tenkîdi (eleştiriyi) değil! Ben bundan yüzlerce soruşturma geçirdim, defaatle (defalarca) mahkûm oldum. Ben avukatım. Neyin hakâret teşkil edip etmediğini bilmiyor muyum?! Tenkîdi (eleştiriyi) suç saydılar! Garip bir şey size söyleyeyim. Rizeli bir basın savcısı vardı 1970'li yıllarda. Ona dedim ki: "Ben Mustafa Kemal'in adını zikretsem bundan suç çıkarmaya kalkışıyorsunuz!" Bana ne dese beğenirsiniz. İbret-i âlemdi. "Tabii!" dedi, "Ama sen farkında değilsin. Onun adını kinle söylüyorsun!" dedi. ELHAMDULİLLAH! ALLAH şahitliğini kabûl etsin. Savcıya bak, savcıya! Herifin adını telaffuzumdan suç çıkarmayı ma'kûl addediyor! Evvelâ adliye bir hakkâniyete gelsin! Evliyâ değil bunlar! Gökten zembille inmedi! (Kadir Mısıroğlu, Cumartesi Sohbetleri, 28.12.2013)

1943 yılında Türk vatandaşlığına geçmiş, Ankara ve İstanbul Üniversitesi'nde yıllarca ders vermiş, 5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu tasarlayan Yahudi asıllı hukuk profesörü Ernst Eduard Hirsch, "Anılarım" adlı kitabında diyor ki: "Adnan Menderes'in adamları geldi, benden bir formül istediler. 'Aman bize bir formül. Biz bu kanunu çıkarmamız lazım!' dediler. Ben de oturdum, bir formül buldum. Düşündüm; evet, ölmüş bir insan hukuk tarafından korunamaz. Dünyanın hiçbir yerinde savunulacak bir şey değil. Ama burada şöyle bir kurnazlık geldi aklıma. Onu (Mustafa Kemal'i) seven insanların hissiyatı rencide olacak şekilde Atatürk'e davranılırsa, bu yine yaşayan insanların hukuku alanına girer." (Prof. Ernst Eduard Hirsch, Anılarım, Tübitak Yayınları, 1997)

Mustafa Kemal koşer baklayı çıkarıyor:
'Biz kendi kendimizi kurtardık. SELANİKLİLERE ihtiyacımız yok. Hem SELANİK'ten çıksa çıksa YAHUDİ çıkar!' diyordum. O sırada merdivenleri yavaş yavaş inen Atatürk'ü görmemiştik. Konuşmalarımıza istemeyerek kulak misafiri olmuş ki o akşam sofrada bir SELANİKLİ olan Nuri Conker'e damdan düşer gibi sordu: "Nuri Bey, SELANİK'ten ne çıkar?" Nuri Conker, Atatürk'ün nazını çektiği, kaprislerine katlandığı eski bir çocukluk arkadaşı olduğu için aklına eseni söylemekten çekinmeyen biriydi. "Bol YAHUDİ çıkar, paşam!" demesin mi?! Bunun üzerine Atatürk, yüzünde alaylı bir gülümsemeyle daha önce kulağına çalınmış dedikoduların tümüne karşılık verdi: "Benim için bazı kimseler, SELANİK'te doğduğumdan, YAHUDİ olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lâzımdır ki Napoleon da Korsikalı bir İTALYAN'dı; ama FRANSIZ olarak öldü ve tarihe FRANSIZ olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyete çalışmaları lâzımdır!" (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, İstanbul, Hürriyet Yayınları, 1973, Sayfa 205-206)

1920 yılında Morning Post Gazetesi'nde yayınlanmış bir makalede çok enteresan şeyler yazıyor: "Kesin olarak söyleyebiliriz ki Türk İhtilâli hemen hemen tümüyle bir Mason-Yahudi komplosudur! Gizli bir Jön Türk komitesi kurulmuştu ve bu hareketin tamamı Avrupa'daki Yahudi nüfûsunun en büyük yüzdesine sahip olan Selanik'ten yönetildi - 110.000 kişilik toplam nüfûstan 70.000 Yahudi bu gâye için özel olarak yeterlik kazandı. Ayrıca Selanik'te ihtilâlcilerin rahatsız edilmeden çalışabilecekleri pek çok mason locası da mevcuttu. Bu localar Avrupa diplomasisinin koruması altındaydı, Sultan onlara karşı savunmasızdı ve artık kendi çöküşünü engelleyemiyordu. Hattâ İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin, Selanik Yahudisi Emmanuele Carasso'nun (Karasu'nun) kurduğu Macedonia Risorta adlı mason locasında fiilen doğduğunu söyleyecek kadar ileri gidebiliriz!" (The Cause of World Unrest isimli makale koleksiyonu, Morning Post Gazetesi, Londra, 1920, Sayfa 125-126)

"Eski mason yöneticileri, Atatürk'ün mason olduğu ortaya çıktığı takdirde, bu sıfatının Atatürk'e zarar vereceğini düşündüklerinden, 'Ya Atatürk'ün mason olduğunun duyulması ona zarar verirse?! Ya da Atatürk düşmanlarının eline kötüye kullanabilecekleri yeni bir koz verilirse?!' kaygısıyla sessiz kalmayı yeğlemişlerdir!" (33 dereceli mason üstâd Tamer Ayan, Atatürk ve Masonluk, İstanbul, 2008, Sayfa 10)

Binlerce kaynaktan birkaç misâl..

2 |

@sebahaddinbaydar5142

7 months ago

KADİR Hocam mekanın cennet olsun, ÂMİN

1 |

@kadirmisirogluccc

7 months ago

Merhûm Kadir Mısıroğlu'nun 1966 yılında yayınladığı TÜRK'ÜN SİYAH KİTABI - YUNAN MEZÂLİMİ isimli kitabında Yunan ordusunun Anadolu'da ve Kıbrıs'ta yaptığı zulmü kaleme alıyor. Hâl böyle iken sakin bir kafayla düşünemeyen kemalistler merhûmun 28.02.2016 tarihli cumartesi sohbetindeki şu kısma sarıyorlar: "Beni tefe koyarlar (benimle alay ederler); ama keşke Yunan galip gelseydi, ne hilâfet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı, ne medrese lağvedilirdi, ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı!" Eh, peki bunları yapan kim?! İSLAM âleminin merkezi olan HİLÂFET makâmını kaldırıp onca müslüman mazlûmun âhını alan kim? Şeriatı, yani (KUR'AN hukûkunu) kaldırıp Fransız gavurunun laikliğini dayatan kim?! KUR'AN harflerini kaldırıp latin alfabesini zorunlu kılan kim?! Medreseleri kapattıran, hocaları astıran kim?! Beyniniz antrenman yapsın efendiler. Sosyal medya, televizyon, gazete gibi telkin müesseselerine kurban gitmeyin. Vesselâm

08.10.2016 tarihinde Midilli Adası'nın bir sokağında sirtaki oynarken görüntülenen ve 23.07.2017 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında "kahve sohbetleri" ifâdesiyle göndermede bulunan İlber Ortaylı için merhûm Kadir Mısıroğlu şunu demişti: Hiç ayık gezmeyen bir profesör var ya. "İlber Ortaylı!" (Seyirciler) İki (2) tane makale yazdı aleyhime. Çay, kahve içerken tarih yazılmazmış?! Kendisi herhalde tarih yazarken içki içiyor ki kitabında yirmi (20) tane yanlış buldular. "Bunları benim konuşmamdan yapıyorlar da nâşirlerin (editör) hatâsı!" diyor. Çünkü kahve öyle yanlış yaptırmaz, onu içki yaptırır! (Kadir Mısıroğlu, Cumartesi Sohbetleri, 12.05.2018)

Şeriatı, yani KUR'AN hukûkunu kaldırıp, Fransız gavurunun laikliğini dayatan Mustafa Kemal'in tescilli bir kâfir olduğunu bizzat yüce ALLAH buyuruyor: "Kim ALLAH'ın indirdiği (KUR'AN) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir!" (Mâide Sûresi, 44. Âyet)

"İnsanlar, sürfeler (kurtçuklar) gibi sulardan çıktılar en önce. İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, PRİMAT zümresinden geldiler. Biz MAYMUNLARIZ; düşüncelerimiz insandır!" (Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, Hâtıralar, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1954, Sayfa 53)

"İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zekâ, kavrayış ve kudreti milyonlarca kuşaktan geçerek hazırlandı." (Prof. Dr. Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Yayınları, 1984, Sayfa 277-278)

"Ahlaksız bir Arap'ın dînî görüşlerinden oluşan İSLAM artık ölmüştür." (Harold Courtenay Armstrong, İngiliz yüzbaşı ve yazar, Grey Wolf, 1934, Sayfa 241, Mustafa Kemal'in sağlığında yayımlanan biyografisi, Türkçe baskısı "Bozkurt" sansürlenmiştir) Ayrıca Mustafa Kemal, H.C.Armstrong'un yazdığı Grey Wolf isimli kitap hakkında şunu diyor: "Bu kitabın yurda sokulmasını yasaklamakla hükûmet hatâya düşmüştür. Bu zât bizim yaşadığımız safahâtı eksik bile yazmış. Bu eksikliği ben tamamlayayım da kitaba eklensin, memleket de kitabı okusun." (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, 1973, Sayfa 67)

"İKRA BİSMİ RABBİ (Alak Sûresi, 1. Âyet) SAFSATASINI esas tutmuş olan Araplar, uygar dünyada bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye (KUR'AN'a) dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır!" (Atilla Oral, Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu, 16-17 Ağustos 1931 tarihli Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek Başkanlığı'na yazdığı mektup, Demkar Yayınevi, İstanbul, 2011, Sayfa 75)

"Evet Karabekir, Arap oğlu'nun (Hz.Muhammed'in) yâvelerini (uydurmalarını) Türk oğullarına öğretmek için KUR'AN'ı türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip aldanmakta devam etmesinler." (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, 1991, Sayfa 159)

Gâzi, KUR'AN-ı Kerim'i bazı İSLAMLIK aleyhdârı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da KUR'AN'ın arapça okunmasını namazda bile yasaklayarak bu tercümeyi okutacak. Ve o züppelerle işi alaya boğarak güyâ KUR'AN'ı da İSLAMLIĞI da kaldıracaktır! (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, 1991, Sayfa 158)

"Dîni ve nâmûsu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar! Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce dîn ve nâmûs anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi (CHP'yi), bunu kabûl edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz!" (Kazım Karabekir Paşa, Paşaların Kavgası, Emre Yayınları, 1991, Sayfa 143)

Atatürk'ü Koruma Kanunu nasıl işliyor?
Adliye evvelâ kendi pisliğini temizlesin! Hâkim veya savcı oldun diye lâyüs'el (sorumsuz) değilsin! Ben yaşadıklarımdan biliyorum bunların ne kadar ideolojik hareket ettiklerini. Mustafa Kemal hakkındaki kanun (5816 sayılı) hakâreti suç sayar, tenkîdi (eleştiriyi) değil! Ben bundan yüzlerce soruşturma geçirdim, defaatle (defalarca) mahkûm oldum. Ben avukatım. Neyin hakâret teşkil edip etmediğini bilmiyor muyum?! Tenkîdi (eleştiriyi) suç saydılar! Garip bir şey size söyleyeyim. Rizeli bir basın savcısı vardı 1970'li yıllarda. Ona dedim ki: "Ben Mustafa Kemal'in adını zikretsem bundan suç çıkarmaya kalkışıyorsunuz!" Bana ne dese beğenirsiniz. İbret-i âlemdi. "Tabii!" dedi, "Ama sen farkında değilsin. Onun adını kinle söylüyorsun!" dedi. ELHAMDULİLLAH! ALLAH şahitliğini kabûl etsin. Savcıya bak, savcıya! Herifin adını telaffuzumdan suç çıkarmayı ma'kûl addediyor! Evvelâ adliye bir hakkâniyete gelsin! Evliyâ değil bunlar! Gökten zembille inmedi! (Kadir Mısıroğlu, Cumartesi Sohbetleri, 28.12.2013)

1943 yılında Türk vatandaşlığına geçmiş, Ankara ve İstanbul Üniversitesi'nde yıllarca ders vermiş, 5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu tasarlayan Yahudi asıllı hukuk profesörü Ernst Eduard Hirsch, "Anılarım" adlı kitabında diyor ki: "Adnan Menderes'in adamları geldi, benden bir formül istediler. 'Aman bize bir formül. Biz bu kanunu çıkarmamız lazım!' dediler. Ben de oturdum, bir formül buldum. Düşündüm; evet, ölmüş bir insan hukuk tarafından korunamaz. Dünyanın hiçbir yerinde savunulacak bir şey değil. Ama burada şöyle bir kurnazlık geldi aklıma. Onu (Mustafa Kemal'i) seven insanların hissiyatı rencide olacak şekilde Atatürk'e davranılırsa, bu yine yaşayan insanların hukuku alanına girer." (Prof. Ernst Eduard Hirsch, Anılarım, Tübitak Yayınları, 1997)

Mustafa Kemal koşer baklayı çıkarıyor:
'Biz kendi kendimizi kurtardık. SELANİKLİLERE ihtiyacımız yok. Hem SELANİK'ten çıksa çıksa YAHUDİ çıkar!' diyordum. O sırada merdivenleri yavaş yavaş inen Atatürk'ü görmemiştik. Konuşmalarımıza istemeyerek kulak misafiri olmuş ki o akşam sofrada bir SELANİKLİ olan Nuri Conker'e damdan düşer gibi sordu: "Nuri Bey, SELANİK'ten ne çıkar?" Nuri Conker, Atatürk'ün nazını çektiği, kaprislerine katlandığı eski bir çocukluk arkadaşı olduğu için aklına eseni söylemekten çekinmeyen biriydi. "Bol YAHUDİ çıkar, paşam!" demesin mi?! Bunun üzerine Atatürk, yüzünde alaylı bir gülümsemeyle daha önce kulağına çalınmış dedikoduların tümüne karşılık verdi: "Benim için bazı kimseler, SELANİK'te doğduğumdan, YAHUDİ olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lâzımdır ki Napoleon da Korsikalı bir İTALYAN'dı; ama FRANSIZ olarak öldü ve tarihe FRANSIZ olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyete çalışmaları lâzımdır!" (Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, İstanbul, Hürriyet Yayınları, 1973, Sayfa 205-206)

1920 yılında Morning Post Gazetesi'nde yayınlanmış bir makalede çok enteresan şeyler yazıyor: "Kesin olarak söyleyebiliriz ki Türk İhtilâli hemen hemen tümüyle bir Mason-Yahudi komplosudur! Gizli bir Jön Türk komitesi kurulmuştu ve bu hareketin tamamı Avrupa'daki Yahudi nüfûsunun en büyük yüzdesine sahip olan Selanik'ten yönetildi - 110.000 kişilik toplam nüfûstan 70.000 Yahudi bu gâye için özel olarak yeterlik kazandı. Ayrıca Selanik'te ihtilâlcilerin rahatsız edilmeden çalışabilecekleri pek çok mason locası da mevcuttu. Bu localar Avrupa diplomasisinin koruması altındaydı, Sultan onlara karşı savunmasızdı ve artık kendi çöküşünü engelleyemiyordu. Hattâ İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin, Selanik Yahudisi Emmanuele Carasso'nun (Karasu'nun) kurduğu Macedonia Risorta adlı mason locasında fiilen doğduğunu söyleyecek kadar ileri gidebiliriz!" (The Cause of World Unrest isimli makale koleksiyonu, Morning Post Gazetesi, Londra, 1920, Sayfa 125-126)

"Eski mason yöneticileri, Atatürk'ün mason olduğu ortaya çıktığı takdirde, bu sıfatının Atatürk'e zarar vereceğini düşündüklerinden, 'Ya Atatürk'ün mason olduğunun duyulması ona zarar verirse?! Ya da Atatürk düşmanlarının eline kötüye kullanabilecekleri yeni bir koz verilirse?!' kaygısıyla sessiz kalmayı yeğlemişlerdir!" (33 dereceli mason üstâd Tamer Ayan, Atatürk ve Masonluk, İstanbul, 2008, Sayfa 10)

Binlerce kaynaktan birkaç misâl..

2 |

@dg7550

7 months ago

saplaaa 🏹

1 |

Go To Top